21 Kasım 2011 Pazartesi

Ufacık Bir Not:

Adını haber kanallarında duyup, gazete kupürlerinde hikayesini okuduğumda  çok etkilenmiştim. Böyle garip bir halim vardır benim. Kanlı canlı, adı şanı büyük, herkesin bildiği -tanıdığı, bünyede ve dünya tarihinde iz bırakmış ünlü insanların yanı sıra; kalabalıkların bilmediği, medyanın parlatmadığı, insanların görmezden geldiği yıldızlar da yazılıverirler gönül defterime... hatta yaşam pusulamın en önemli yol göstericileri, gelişimimin en önemli unsurları, en önemli kahramanları onlar olmuştur.

" Ne yazık ki hepimiz yakın durduğumuz kişi, düşünce ve eylemlerle ırak olduklarımız arasında aynı eylemleri içerseler dahi farklı yorumlar yapıp,  farklı pozisyonlar alabiliyoruz. İnsan algısı özünde  yanlış ve yersiz olan niyetleri  bile algısının biçimlenişi ile doğru orantılı olarak,  özüne, duygusuna ve başkalarında yarattığı tahribata bakmaksızın haklılayabiliyor. Tüm niyet okumalarımız aslında kendi niyetlerimizin tarafgirliği üzerine kurulu." cümlelerinin başka bir versiyonunu,  bir kaç gün önce, insani bir çabaya destek veren bir başka yazının içinde de kurmuştum ...

Bu anlayıştaki ısrarı, değişmezliği insan olgusu ile pek bağdaştıramam ben... Elbette ki bu cümleleri yazabilecek olgunluğa, aynı hataları da yaparak, üzerlerinde düşünerek, zaaflarımı çözme yolunda uğraşlar vererek,  ruhlarını zedelediğim insanlardan özür dileyip, özümü eleştirerek, niyelerini de sorgulayarak geldim.

Onun yüzünden, olayla ilgili haberleri iki buçuk yıldır yakından izliyordum.  Ölüm haberini aldığım gün tanıdım onu. Hatta üzerine bir yazı yazmıştım,  tüm içtenliğimle... O güne kadar varlığından haberdar olmadığım bu kadını onca başarılı kariyere karşın; büyük iddiaları olan, kendilerine misyonlar biçip vasıflandıran,  rol model olarak konumlandırıp, oluşturdukları cemaatlerinin gözüne sokanlardan olmadığı için sevmiştim.

Sessiz samimiyetine, hayatıyla ilgili izleri takip ettiğimde ulaştığım noktalardaki saygıya, emeğe ve öğreticiliğe baktığımda bir sürü çıkarım yapmış, o çıkarımlarla biraz daha çoğalmıştım.

En sevdiklerimden biri olan "Otel Rwanda'nın Hatırlattıkları" yazısının içine ; "Bazı abilerin üç beş cümlelik klişeden öte gitmeyen ideolojik ahlakının; aslında masalara gencecik kızları yatıran işkencecilerden pek de farkı olmadığını görmüşler" cümlesini kurduran tanıklıklarımdaki insan tiplerinin hala yer tutabildiği, saf duygulardan cemaatler oluşturabildiği yaşamda, iyi ki onlar var demiştim.

Air France'ın okyanusta düşen ve kalıntılarına ancak geçen yıl ulaşılabilen uçağından toplanan cesetlere yapılan DNA testlerinin sonucunda artık onun da bir mezarı olacağı, özellikle de 24 Kasım Öğretmenler Gününde gömüleceği  haberini aldığımda; Bayram Şekerlerinin ne olduğunu çok iyi bilen bir ailenin üyesi olarak  çok ama çok sevindim.

*Duvarın dibindeki gece sefaları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP